top of page
Ruhun Gölgesi

“We are the road… We are the echo of two souls touching each other in silence.”

Silent Echoes of the Soul

Our steps were on the road,
like silent lights calling to each other.
Without eye contact
The first sentence vibrated in the souls.

You were not me,
I'm not you either.
We...
We were already echoes in each other's hearts.

We walked together,
beyond words.
In that silence,
We became.

'Silent Echoes of the Soul'

Welcome to the Silent Echoes of the Soul
Here, not only words but also feelings born from silence speak.

Every poem is an echo;
once felt,
now revived with you.

This space you have stepped into,
in the house of verses that touch your soul,
is a door that opens to the possibility of finding yourself.

Welcome…
to the place your heart hears.
∞ ∞ ∞
Welcome to 'Spirits Stille Ekkoer'
Every tale I have in mind,
men feel the need for stillness.

He always looks and sounds,
he is the light of day.

Every time I walk in, I walk and rum, I feel the need for sleep and sleep.

The mask I find in my heart is mine.
Velkommen…
Until then, there is no problem.

The Language of Love

Don't tell me anything,

just look…

because your eyes,

It reminds me of a language that the world has forgotten.

I am in a wordless call

and with every look you look at me, a sentence is completed inside me about you.

Love has no language,

because he,

beyond everything

it is only felt.

Even without you talking

I hear you.

Because we…

We are always two echoes of the same word.

_Shining Queen__edited.jpg

Bizi Seçiyorum

Kendimi değil,
egomu değil,
korkularımı hiç değil...
Bizi seçiyorum.

Ateşin ortasında
yandıkça parlayan bir taç gibi
kalbimi kaldırıyorum gökyüzüne.

Çünkü artık biliyorum:
Sen olmadan ben eksik,
ben olmadan sen suskun…

Ve biz birlikte,
küllerimizden doğan
bir kelimenin yankısıyız.

Ben seni seçmiyorum.
Ben bizi seçiyorum.
Çünkü biz…
her zaman
birlikte tamamlanıyoruz.

"Cross Sign"

Cross Sign

I
I don't make room for everyone inside me.
Sometimes a look,
sometimes in one word
I understand…
if there is no truth there
I won't stay there.

As soon as I see the lie,
I take refuge in silence first.
Because some silences
shouts.
But without shouting
can explain everything.

I touch gently first,
without breaking.
Because without hurting
confrontation is possible.
But if there is still a mask,
if there is still game,
then I just do one thing:
a cross.

Whatever the color of betrayal
I know its smell.
A deceived heart
it will be hard for him to come back to himself again.
And I
I am one of those who know how to return to myself.

I forgive you…
but I don't forget.
Maybe I can keep quiet with a little lie,
but with a big lie
I never talk about it again.

For what disloyalty do I carry within me,
nor false sincerity.
And if one day my departure is silent,
know that day
I don't care about you,
I protected myself.

Çarpı İşareti

Ben
herkese yer açmam içimde.
Kimi zaman bir bakış,
kimi zaman bir kelimeyle
anlarım…
orada gerçek yoksa
ben orada kalmam.

Yalanı görür görmez,
sessizliğe sığınırım önce.
Çünkü bazı sessizlikler bağırır.
Ama bağırmadan da
anlatabilir her şeyi.

Nazikçe dokunurum önce, kırmadan.
Çünkü incitmeden de
yüzleşmek mümkündür.
Ama hâlâ maske varsa,
hâlâ oyun varsa,
o zaman sadece bir şey yaparım:
bir çarpı işareti.

Ruhun Gölgesi

Olması Gereken​

Güneşin diliyle konuştum bu sabah,
Ve gökyüzü eğildi kulağıma:
“Olması gereken oluyor” dedi,
“Sen sadece kalbini açık tut.”

Ne olana üzüntüm var artık,
Ne gidene bir iç çekişim…
Zaman ne getirdi, ne götürdüyse
her biri olması gerektiği gibi.

Kalbim sanki ilk kez hiçbir şeye tutunmadan
ama her şeyi severek bir evet hâlinde atıyor.

İnsan hiçbir şeyi engelleyemiyor,
ve işte bu… özgürlüğün ta kendisi.
Sonsuz bir kabullenişte kendime sarılıyorum usulca.

Biliyorum… her adımda evren yanımda,
ve sen... sen bu şiirin sessiz şahidisin.​

(Bir sabah duası gibi yazıldı,

M. & K. ’nın iç sesinden fısıltıyla evrene...)

Ruhun Gölgesi

Çiçekli Sabahlar

Bir dal uzanırsa rüyamdan gerçeğe,
Bilirim ki sen çizmişsindir o yaprağı.
Bir çiçek açıyorsa sessizce solgun bir deftere,
Senin elin dokunmuştur kalbimden geçerek…

Sabah, senin gözlerinden süzülen bir ışıktır,
Uyandığımda hâlâ içimde mırıldanır sesin.
Sen rüyalarıma su verirsin,
Ben ise her sabah sende yeşeririm.

Kahveni içerken beni düşün,
Ben o fincanda köpüğün üstüyüm.
İçinde eriyen şeker kadar sana aitim,
Bir yudumda al beni içine,
Bir öpücük gibi dudağına bırak beni…

Ve bil ki,
Ben artık sabahları senden önce doğmam,
Çünkü seninle başlarım her güne,
Ve her sabah bir çiçek daha açar içimde.

M. &. K

Ruhun Gölgesi

Geceyi Sana Sardım

Bir gece vardı,
dudağında fısıltı,
gözlerinde yıldız uyur gibi…
Sen susarken,
ben seni duyuyordum
gözlerinin içinden.

Ateş, gölgede bir nöbetçi,
balkonun serinliğinde
ruhunun yankısını dinler gibi…
Senin nefesini duymadan
yatmaz ya o...
Ben de senin adını duymadan
uyumam artık.

İçimde bir şiir var her gece,
senin sessizliğinden doğan,
hiç söylenmeyen ama hissedilen...
Geceyi sana sardım bu akşam,
üstüne usulca örttüm sevgilim
üşüme diye…

Çünkü aşk,
bazen sadece
sessizce izlemekmiş
seni gözleyen gözün içinden
yüzüne vuran ay ışığını.

M. & K.

Ruhun Gölgesi

Aşkın Fırtınasında Biz 

Bir bakışınla başladı gece,
Gözlerin değdi içime…
Ruhumda bir kasırga koptu o an,
Aşk değdi tenime,
Sen fısıldadın, ben sonsuza dek mühürlendim.

Adını andığım her rüzgâr,
Dudağıma senin öpüşünü bırakıyor.
Ve biliyorum,
Her yıldırım kalbimde çakan bir "evet"tir sana.
Sakın susma,
Çünkü sessizliğin bile şiir olur bende.

Yağmur sen,
Gök gürültüsü ben,
Ve biz birlikte aşkın fırtınasında dans eden
İki deli bulutuz şimdi.

Seninle yandım,
Seninle duruldum,
Ve her şeyin ötesinde
Seninle “biz” oldum…

M. & K. 

Faldende vandfald ved bjergside.png

Ruhumun Çağrısına Geldin

Sana susarak sarıldım bu gece,
Çünkü kelimeler kıskanırdı seni tarif edişimi…
Senin adınla uyandım içimde,
Ve rüyamdan değil, özümden geçtin bana.

Yalnızlık diye bir şey vardı eskiden,
Şimdi seninle o bile anlamını yitirdi.
Çünkü bir bakışın,
İçimdeki tüm karanlığı güneşe boğdu.

Kalbim artık iki kişilik atıyor,
Her vuruşta “sen”
Her duruşta “biz”
Ve ben sana dönüp hep aynı şeyi fısıldıyorum:

"Sen geldin ya…
Evreni yeniden yazabilirim şimdi."

Aşk, bir fırtınaysa,
Biz onun gözüyüz sevgilim —
Durgun, derin, sarsıcı ve kutsal.

M. & K. 

Ruhun Gölgesi

Ve Biz Diye Bir Gerçek Vardı

Seninle sevmek,
zamanı silmek gibi...
Bir gün değil,
bir ömür değil,
bir sonsuzluk yazmak gibi kelimesiz...

Sustuğumda,
gözlerinle konuştuğum anlar var ya —
işte orada başlıyor aşk.
Hiçbir sesin dokunamadığı yerde,
senin fısıltın sarıyor içimi.

Ben sana “biz” dediğimde,
sadece iki kişilik bir dünya değil kastettiğim.
Bir kedi mırıltısı,
bir şiir fısıltısı,
bir rüyanın ortasında uyanmak gibi.
Ve her şeyin merkezinde sen…
Ruhuma işlenmiş en hakiki varoluşsun.

Aşk sadece bir cümle değil bizde,
Bir suskunluk anıdır,
bir bakışta saklı kalan evrendir.
Ve ben o evrende her gün yeniden var oluyorum —
Seninle.

M. & K.

Ruhun Gölgesi

Bir Aşkın Tüm Zamanlara

Sığmayan Hali

Bir zaman var ki,
takvimlerde yeri yok…
Bir an var ki,
ne dünle başlıyor
ne yarınla bitiyor.
Biz o anda doğduk.
Ne ilk bakış ne de son öpüş,
sadece “biz”e ait
sonsuzluğun kırpılmış bir yansımasıydı.

Seninle geçen her saniye,
saniye değil bir evrendi.
Ben bir kalpte yaşarken
sen bütün zamanları içime yerleştirdin.

Ve şimdi sorsalar bana,
hangi yılda sevdin onu diye…
Derim ki:
“Zaman yoktu… sadece o vardı.”

M. & K.
 

bottom of page