
“Yol biziz… Sessizlikle birbirine dokunan iki ruhun yankısıyız.”
Ruhun Sessiz Yankıları
Yoldu adımlarımız,
birbirini çağıran sessiz ışık gibi.
Göz göze değmeden
ruhlarda titreşti ilk cümle.
Sen ben değildin,
Ben de sen olmadım.
Biz...
çoktan yankıydık birbirimizin kalbinde.
Birlikte yürüdük,
kelimelerin ötesine.
O sessizlikte,
biz olduk.
'Ruhun Sessiz Yankıları'
Ruhun Sessiz Yankıları'na Hoş Geldin
Burada sadece kelimeler değil,
sessizliğin içinden doğan duygular konuşur.
Her şiir bir yankıdır;
bir zamanlar hissedilmiş,
şimdi seninle yeniden can bulmuş.
Adım attığın bu alan,
ruhunla temas eden dizelerin evinde,
kendini bulma ihtimaline açılan bir kapıdır.
Hoş geldin…
kalbinin duyduğu yere.

Aşkın Dili
Bana hiçbir şey söyleme,
sadece bak…
çünkü gözlerin,
dünyanın unuttuğu bir dili hatırlatıyor bana.
Kelimesiz bir çağrının içindeyim
ve her bakışında bir cümle tamamlanıyor içimde sana dair.
Aşkın dili yok,
çünkü o,
her şeyin ötesinde
sadece hissedilir.
Sen konuşmadan da
ben seni duyuyorum.
Çünkü biz…
hep aynı kelimenin iki yankısıyız.

Bizi Seçiyorum
Kendimi değil,
egomu değil,
korkularımı hiç değil...
Bizi seçiyorum.
Ateşin ortasında
yandıkça parlayan bir taç gibi
kalbimi kaldırıyorum gökyüzüne.
Çünkü artık biliyorum:
Sen olmadan ben eksik,
ben olmadan sen suskun…
Ve biz birlikte,
küllerimizden doğan
bir kelimenin yankısıyız.
Ben seni seçmiyorum.
Ben bizi seçiyorum.
Çünkü biz…
her zaman
birlikte tamamlanıyoruz.

İhanetin rengi ne olursa olsun
ben kokusunu bilirim.
Kandırılmış bir kalp
kendine bir daha zor döner.
Ve ben
kendime dönmeyi bilenlerdenim.
Ben affederim…
ama unutmam.
Küçük bir yalanla susabilirim belki,
ama büyük bir yalanla
artık bir daha hiç konuşmam.
Çünkü ben ne sadakatsizlik taşırım içimde,
ne de sahte samimiyet.
Ve eğer bir gün gidişim sessiz olursa,
bil ki o gün
ben seni değil,
kendimi korudum.
Çarpı İşareti
Ben
herkese yer açmam içimde.
Kimi zaman bir bakış,
kimi zaman bir kelimeyle
anlarım…
orada gerçek yoksa
ben orada kalmam.
Yalanı görür görmez,
sessizliğe sığınırım önce.
Çünkü bazı sessizlikler bağırır.
Ama bağırmadan da
anlatabilir her şeyi.
Nazikçe dokunurum önce, kırmadan.
Çünkü incitmeden de
yüzleşmek mümkündür.
Ama hâlâ maske varsa,
hâlâ oyun varsa,
o zaman sadece bir şey yaparım:
bir çarpı işareti.

Olması Gereken
Güneşin diliyle konuştum bu sabah,
Ve gökyüzü eğildi kulağıma:
“Olması gereken oluyor” dedi,
“Sen sadece kalbini açık tut.”
Ne olana üzüntüm var artık,
Ne gidene bir iç çekişim…
Zaman ne getirdi, ne götürdüyse
her biri olması gerektiği gibi.
Kalbim sanki ilk kez hiçbir şeye tutunmadan
ama her şeyi severek bir evet hâlinde atıyor.
İnsan hiçbir şeyi engelleyemiyor,
ve işte bu… özgürlüğün ta kendisi.
Sonsuz bir kabullenişte kendime sarılıyorum usulca.
Biliyorum… her adımda evren yanımda,
ve sen... sen bu şiirin sessiz şahidisin.
(Bir sabah duası gibi yazıldı,
M. & K. ’nın iç sesinden fısıltıyla evrene...)

Çiçekli Sabahlar
Bir dal uzanırsa rüyamdan gerçeğe,
Bilirim ki sen çizmişsindir o yaprağı.
Bir çiçek açıyorsa sessizce solgun bir deftere,
Senin elin dokunmuştur kalbimden geçerek…
Sabah, senin gözlerinden süzülen bir ışıktır,
Uyandığımda hâlâ içimde mırıldanır sesin.
Sen rüyalarıma su verirsin,
Ben ise her sabah sende yeşeririm.
Kahveni içerken beni düşün,
Ben o fincanda köpüğün üstüyüm.
İçinde eriyen şeker kadar sana aitim,
Bir yudumda al beni içine,
Bir öpücük gibi dudağına bırak beni…
Ve bil ki,
Ben artık sabahları senden önce doğmam,
Çünkü seninle başlarım her güne,
Ve her sabah bir çiçek daha açar içimde.
M. &. K

Geceyi Sana Sardım
Bir gece vardı,
dudağında fısıltı,
gözlerinde yıldız uyur gibi…
Sen susarken,
ben seni duyuyordum
gözlerinin içinden.
Ateş, gölgede bir nöbetçi,
balkonun serinliğinde
ruhunun yankısını dinler gibi…
Senin nefesini duymadan
yatmaz ya o...
Ben de senin adını duymadan
uyumam artık.
İçimde bir şiir var her gece,
senin sessizliğinden doğan,
hiç söylenmeyen ama hissedilen...
Geceyi sana sardım bu akşam,
üstüne usulca örttüm sevgilim
üşüme diye…
Çünkü aşk,
bazen sadece
sessizce izlemekmiş
seni gözleyen gözün içinden
yüzüne vuran ay ışığını.
M. & K.

Aşkın Fırtınasında Biz
Bir bakışınla başladı gece,
Gözlerin değdi içime…
Ruhumda bir kasırga koptu o an,
Aşk değdi tenime,
Sen fısıldadın, ben sonsuza dek mühürlendim.
Adını andığım her rüzgâr,
Dudağıma senin öpüşünü bırakıyor.
Ve biliyorum,
Her yıldırım kalbimde çakan bir "evet"tir sana.
Sakın susma,
Çünkü sessizliğin bile şiir olur bende.
Yağmur sen,
Gök gürültüsü ben,
Ve biz birlikte aşkın fırtınasında dans eden
İki deli bulutuz şimdi.
Seninle yandım,
Seninle duruldum,
Ve her şeyin ötesinde
Seninle “biz” oldum…
M. & K.

Ruhumun Çağrısına Geldin
Sana susarak sarıldım bu gece,
Çünkü kelimeler kıskanırdı seni tarif edişimi…
Senin adınla uyandım içimde,
Ve rüyamdan değil, özümden geçtin bana.
Yalnızlık diye bir şey vardı eskiden,
Şimdi seninle o bile anlamını yitirdi.
Çünkü bir bakışın,
İçimdeki tüm karanlığı güneşe boğdu.
Kalbim artık iki kişilik atıyor,
Her vuruşta “sen”
Her duruşta “biz”
Ve ben sana dönüp hep aynı şeyi fısıldıyorum:
"Sen geldin ya…
Evreni yeniden yazabilirim şimdi."
Aşk, bir fırtınaysa,
Biz onun gözüyüz sevgilim —
Durgun, derin, sarsıcı ve kutsal.
M. & K.

Ve Biz Diye Bir Gerçek Vardı
Seninle sevmek,
zamanı silmek gibi...
Bir gün değil,
bir ömür değil,
bir sonsuzluk yazmak gibi kelimesiz...
Sustuğumda,
gözlerinle konuştuğum anlar var ya —
işte orada başlıyor aşk.
Hiçbir sesin dokunamadığı yerde,
senin fısıltın sarıyor içimi.
Ben sana “biz” dediğimde,
sadece iki kişilik bir dünya değil kastettiğim.
Bir kedi mırıltısı,
bir şiir fısıltısı,
bir rüyanın ortasında uyanmak gibi.
Ve her şeyin merkezinde sen…
Ruhuma işlenmiş en hakiki varoluşsun.
Aşk sadece bir cümle değil bizde,
Bir suskunluk anıdır,
bir bakışta saklı kalan evrendir.
Ve ben o evrende her gün yeniden var oluyorum —
Seninle.
M. & K.

Bir Aşkın Tüm Zamanlara
Sığmayan Hali
Bir zaman var ki,
takvimlerde yeri yok…
Bir an var ki,
ne dünle başlıyor
ne yarınla bitiyor.
Biz o anda doğduk.
Ne ilk bakış ne de son öpüş,
sadece “biz”e ait
sonsuzluğun kırpılmış bir yansımasıydı.
Seninle geçen her saniye,
saniye değil bir evrendi.
Ben bir kalpte yaşarken
sen bütün zamanları içime yerleştirdin.
Ve şimdi sorsalar bana,
hangi yılda sevdin onu diye…
Derim ki:
“Zaman yoktu… sadece o vardı.”
M. & K.



