Sandığa gittik. Kalem elimizdeydi. Ama içimizdeki o his… Bir şey eksikti. Vicdan? Yok. Temsil? Yok. Sadece seçenekler vardı: Biraz az yalan, biraz çok vaat. Ama gerçekler? Onlar çoktan sandığın altına gömülmüştü.
Her dört yılda bir düzenlenen bu büyük baloda, masalar kurulur, sandalyeler sıralanır, maskeler takılır.
Ve herkes o gece dans eder: Seçen de, seçilen de. Ama sabah olduğunda maskeler düşer…
Ve bakarsın, o sahne aslında hiç sana ait olmamış.
🗳️ “Sandığa Vicdan Atılmıyor, Denedim Olmadı”
O sabah erkenden kalktım. Üzerime en temiz düşüncelerimi giydim. Kalbimi aldım elime, sandığa gittim. Ama kutunun üzerinde bir yazı vardı sanki: "Duygu alınmaz, yalnızca pusula."Ben yine de kalbimi koydum, ama sistem onu geri itti. Demek ki henüz vicdanla yönetilen bir dünyaya ulaşmamışız.
Yorumlar